reklamlar

haberler

manşet haberler

Personel Gazete Sağlık Personeli PersonelSaglik.NET

26 Ekim 2017 Perşembe

Bankalardan düşük faize destek sözü

Erdoğan, "Ülkemizin kalkınmasına katkı beklemeye hakkımız var" derken, kamu bankaları da faiz politikalarında hükümetin ihracat, istihdam, büyüme politikalarına destek sözü verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bankalara vatandaşın yatırdığı paraları yüksek faizle, rant aracına çevirmemesi gerektiği mesajını verdi.

ETKİN FİNANSMAN YAPISI: İki yıllık dönemde daha etkin bir finansman yapısı oluşturulacak.

KGF DESTEK VERECEK: Reel sektöre teminat konusunda büyük destek veren Kredi Garanti Fonu yeniden yapılandırılacak. Fon sanayiyi destekleyen bir yapıya kavuşturulacak.

HERKES DESTEK VERECEK: Faizlerin daha düşük olmasında finans, banka kesimi üzerine düşeni yaparken, kamu da gerekli desteği verecek.

İKİ YILLIK REFORM SÜRECİ: Sektörü rahatlatan başlıkları içeren reformlar hızlı şekilde yaşama geçirilecek.

BANKALAR SÖZ VERDİ: Bankacılık sektörü kredi, faiz politikasında büyüme, ihracat, istihdamı destekleyecek.

KAMU KAZANMAYA DEVAM EDECEK: Kamu bankaları son derece kârlı dolayısıyla sağlam şekilde yollarına devam edecek.SABAH

3 Temmuz 2017 Pazartesi

Bakan Arslan'dan köprü iddiasına yanıtlar

Deniz ZEYREK

Son günlerde yeni yatırımların maliyeti tartışma konusu. İddiaları tek tek

söyleyip, muhatabından tek tek yanıt almak için Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan'a

sordum. Bakan Arslan, Osmangazi, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Avrasya Tüneli'ne

yönelik tüm iddialara yanıt verdi.

Son zamanlarda özellikle basında ve sosyal medyada yayılan bir köprü tartışması

var. İddia özetle şöyle: "Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü ve Yavuz Sultan

Selim Köprüsü'nden geçişler, garanti edilen araç sayısının altında. Üçünden

bir günde toplam 243 bin araç geçeceği vaat edilmiş, ancak sadece 86 bin araç

geçiyormuş. Hal böyle olunca da devletin Hazinesi, toplam maliyeti 6.5 milyar

dolar olan üç proje için garanti kapsamında yılda 2.4 milyar, işletme süreleri

boyunca da 50 milyar dolar ödeyecek."

Rakam dudak uçuklatıcı. Ancak bir gariplik var. İşin içinden çıkmak için yapılması

gereken tek şey iddiaları tek tek sorup, muhatabından yanıt almak. Ben de öyle

yaptım. Çıldır Gölü'nde dün düzenlenen Denizcilik ve Kabotaj Haftası etkinliklerine

katılan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan'a sordum. Önce

rakamlarla ilgili durumu paylaşayım, sonra Bakan Arslan'ın yorumlarını:

Deniz Zeyrek sordu, Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan cevapladı

1- OSMANGAZİ KÖPRÜSÜ

Konu sadece Körfez geçiş köprüsü üzerinden tartışılıyor. Oysa proje 433 kilometrelik İstanbul-İzmir Otoyolu projesi. Gebze-Osmangazi arası (köprü dahil) 40 bin, Orhangazi-Bursa arası 35 bin, Bursa-Edremit ayrımı arası 17 bin, Bursa-Edremit ayrımı-İzmir arası 23 bin araç için garanti verilmiş.

İddia: İşletme süresi 22 yıl

Gerçek: Yapım süresi düşüldüğünde işletme süresi 15 yıl 4 ay.

İddia: Gebze-Osmangazi arasında 14 bin araç geçiyor

Gerçek: 30 Haziran'da açıldı. İlk beş ay ortalaması 17 bin. Sonrasında

20 bin seviyesine ulaştı. Fizibilite çalışmalarında hedeflenen rakama 3 yıl

içinde ulaşılacağı öngörülmüştü. İlk yılda yarısı aşıldı. Hiç araç geçmezse,

sadece Osmangazi Köprüsü değil 433 kilometrelik bütün proje için yıllık garanti

ödemesi 750 milyon doları geçmeyecek. Bu rakamdan işletme giderleri

ve vergiler düşecek.

İddia: Yatırım miktarı 2.5 milyar dolar

Gerçek: Projenin toplam maliyeti 10.3 milyar dolar

2- YAVUZ SULTAN SELİM KÖPRÜSÜ

Proje aslında 60 kilometrelik Kuzey Marmara Otoyolu Projesi. 135 bin araç geçişi vaat edilmiş.

İddia: İşletme süresi: 10 yıl 3 ayGerçek: Garanti kapsamındaki işletme süresi 7 yıl 9 ay

İddia: 38 bin araç geçiyor

Gerçek: Günlük geçiş 100 bin üzerine çıktı. Fizibilite çalışmalarında 3 yılda olması beklenirken iki yıl dolmadan 135 rakamına ulaşılması öngörülüyor. Hiç araç geçmezse garanti kapsamında ödenecek tutar, 790 milyon dolar olacaktı.

İddia: Yatırım miktarı 3 milyar dolar

Gerçek: Toplam maliyet 3.5 milyar dolar

3-AVRASYA TÜNELİ

6.6 kilometresi tünel olmak üzere toplam 14.6 kilometrelik boğaz geçişini kapsıyor. Günde 68 bin araç geçeceği garanti edilmişti.

İddia: İşletme süresi 24.5 yıl

Gerçek: Garanti kapsamındaki işletme süresi 24.5 yıl

İddia: 34 bin araç geçiyor

Gerçek: An itibariyle günlük ortalama 47 bin olup, son 10 günde 65 seviyelerine çıktı. İddia: Yatırım miktarı 1 milyar 200 milyon dolar.

Gerçek: Maliyet 1 milyar 245 milyon dolar

Fark neden kaynaklanıyor?

BAKAN Arslan'a "rakamlar arasındaki fark nereden kaynaklanıyor" diye sordum.

Avrasya Tüneli Aralık, Yavuz Sultan Selim Köprüsü Ağustos, Osmangazi Köprüsü

Haziran 2016'da açılmıştı. Bakan Arslan, dolaşan rakamların o ayın rakamları

olduğunu söyledi. Bakan Arslan'a göre bir başka hata da rakamların aylık hesaplanmasından

kaynaklanıyor. Oysa, bir yılda geçen araç sayısı 365'e bölünecek ve garanti

kapsamında ödenecek ücret, çıkan rakam üzerinden belirlenecek. Örneğin

2017 yılının hesabı 2018'in ilk çeyreğinde yapılacak. Yani "bir gün garanti

rakamından az araç geçti şirkete ödeme yapılacak, diğer gün garanti edilenden

fazla geçti şirketin kar hanesine yazılacak" gibi bir durum olmayacak. Peki

bu rakamlar beklenenin altında mıydı? Arslan çok net bir yanıt verdi: "Bu tip

projelerde hedeflenen rakama 3 yıl içinde ulaşılır. İlk yıl çıkan rakamlar fizibilite

çalışmalarında belirlenen rakamlarla uyumlu... Bağlantı yolları tamamlanacak,

kullanıcı alışkanlıkları değişecek ve o rakamlara ulaşılacak."

Etki analizine bakmak lazım

BAKAN Ahmet Arslan ile Kars'ta konuştuğumuz için kendisine hep söylenen "Kars'ta yaşayıp hayatı boyunca o köprülerden geçmeyecek vatandaşın o köprü için vergi ödeyeceği" yorumunu hatırlattım. Yanıtı şöyle oldu: "Sadece kaç araç/kişi geçtiye bakarak etki analizi yapamazsınız. Projelerin oluşturduğu toplam katma değere bakmak lazım oluşturuyor. İstanbul-İzmir otoyolunun etrafında değerler şimdiden çok arttı. Ayrıca yolla birlikte sanayi de geliyor. Geçtiği kentlerin kendi trafiği oluşuyor. Ekonominin toplamında bir büyümeye yol açıyor. Diğer taraftan bu projeler sadece lokalde hizmet etmiyor. Asya ile Avrupa arasında bir köprü olan Türkiye'nin uluslararası koridorları birleştiren bir ülke olmasını da hesaba katmak gerek. Topraklarımıza Ağrı'dan girip Edirne'den çıkan her TIR, para ödüyor. Osmangazi Köprüsü, bağlantı yolları İstanbul'dan İzmir'e oradan da deniz aşırı taşımacılık sektörünü tamamlayacak. Hepsi dolaylı katma değer. O yorumları yapanlar, bu katma değeri hesaba katmıyor."

Devlet yapsa da ödeyecektik

BAKAN Arslan projeler hazırlanırken önlerinde iki yöntem olduğuna dikkat çekti.

Biri Kamu Özel İşbirliği, diğeri doğrudan kamu yatırımı. İstanbul'un ilk iki

boğaz köprüsü kamu yatırımı ile yapılmıştı. Devlet borçlanıp, borçlarını ödemişti.

Bakan, yapılan tercihin gerekçelerini şöyle özetledi: "Özel sektör dinamiği

ve finansmanı ile Kamu Özel İşbirliği ile yapılan bu projeler için dünyanın

her yerinde garanti verilir. Dünyanın her yerinde gıpta ile bakıyorlar, özel

sektör dinamiğini ortaya koyma kapasitemizi takdir ediyorlar. Eğer kamu finansmanı

ile yapsaydık, bu kadar projeyi aynı anda yapmaktan vazgeçmek zorunda kalırdık.

Ülkenin hayati projelerini hep geleceğe bırakırdık. Üstelik devlet doğrudan

borçlanacaktı. Gönül isterdi ki ücretsiz yapalım. Ama gelirimiz, yatırım bütçemiz

belli. Şunu da unutmamak lazım: Bütün projeler işletme süresi sonunda

devlete geçecek. İşletme hakkını devrederek ekstra bir

gelir elde edeceğiz."

Peki, bu tür köprüler olan ülkelerde geçiş ücretlerinin daha düşük olduğu hatta

bazılarında hiç ücret alınmadığı doğru mu? Bakan Arslan, Norveç ile Danimarka

arasındaki tünel ve köprüyü örnek verdi. İzmir Körfez geçişi projesine çok benzediğini

anlattı ve araç başına geçiş için 40 Euro ücret alındığına dikkat çekti.

Köprü onarımında elimizden geleni yapıyoruz

İSTANBULLULAR bu aralar köprüdeki bakım çalışmalarından dolayı trafik çilesi çekiyor. Belki Bakan Arslan ilan edilen 31 Ağustos tarihinden daha erken bitirecekleri müjdesini verir diye şansımı denedim. "Elimizden geleni yapıyoruz" dedi. Belli bir sırayla çalıştıkları için bir iş bitmeden diğerine geçilemediğini, bu yüzden takvimi kısaltmakta zorlandıklarını anlattı. Ancak gelecek yıllar için şunu müjdeledi: "26 yıl sonra yapılan bu bakımdan sonra artık asfalt çalışmaları 2-3 gün içinde bitirilebilecek."

Kars-Tiflis'te deneme sürüşleri başladı

BAKAN Ahmet Arslan, Kars-Tiflis demir yolu projesindeki son durumu da yerinde gösterdi. Ray döşeme işlemi tamamlanmış. Test trenleri rayların üzerinde işliyor. Peki neden açılmıyor? Çünkü, Gürcistan tarafında heyelanlı bölgede bir sorun çıkmış. Oradaki sorunun ağustos sonu ya da eylül başında bitmiş olması bekleniyor.

25 Haziran 2017 Pazar

FETÖ'cü hainlere paralel askerlik

Ünsal Ergel

Son yayınlanan Kanun Hükmünde Kararrname'de (KHK) Askerlik Kanunu'na eklenen madde ile FETÖ'cü polisler askere alınacak. Emniyet teşkilatından ihraç edilen bu polisler, normal dönemde değil, ayrı bir celp ile askere alınacaklar. Hiçbir şekilde Mehmetçik ile birlikte askerlik yapamayacak olan bu kişiler, "Onbaşı" bile olamayacak.

Silahsız askerlik yapacak olan bu kişilere özellikle "Vatan görevi yapıyormuş" gibi bir his uyanmaması sağlanacak. Emniyet Genel Müdürlüğünün işlemleri tamamlanmasının ardından Askere Alma Daire Başkanlığı'nca durumları değerlendirilmeye başlanacak FETÖ'cülerin, toplu halde bulunmalarına bile izin verilmeyecek.

Daha önce askerlikten muaf tutulan polislere kışla yolu gözüktü. Hain terör örgüt FETÖ ile bağlantılı olduğu için memuriyetten atılan polislerden memuriyette 10 yılını doldurmamış olanlar "

 

12 AY ASKERLİK

Genelkurmay yetkililerinin, "Vatan hizmeti yapıyormuş gibi hissetmemeleri sağlanacak" dedikleri bu kişilerden üniversite mezunları dahi Askerlik Kanunu'nun 8. Maddesi gereğince er olarak askere alınacaklar. Vatan hizmeti yapan Mehmetçik ile temaslarına izin verilmeyecek. Emniyet Genel Müdürlüğünün bildirdiği isimlerden daha önce kayıtlarda yedek subay askerlik yaparken muaf tutulanlar, er statüsüne düşürülecek. Kalan askerliklerini yapmaları sağlanacak. Hiç yapmayanlardan üniversite mezunu olsalar bile hepsi özel bir celp ile er olarak askere alınacaklar. 12 ay askerlik yapacaklar. KHK'de yer alan düzenlemenin aynı zamanda Harp Okulu ve Astsubay Meslek Yüksek Okulu öğrencisi olduğu dönemde terör örgütü FETÖ bağlantısı nedeniyle ihraç edilenleri de bağlayabileceğini ifade edildi. Bu kişilerinde askerlikten muaf konumlarının ihraçtan sonra ortadan kalktığını hatırlatan askeri yetkililer "Bu kişilerinde askerlik hizmetini yerine getirmemiş olanlar var. Bu kanuni zorunluluk. Onların durumu da önümüzdeki günlerde netleşecek" dediler.

PKK'LILAR GİBİ MUAMELE

Bu arada "Nasıl askerlik yapacaklar?" sorumuza cevap veren Genelkurmay yetkilileri "Terör örgütü mensupları gibi" cevabını verdiler. Terör örgütü PKK'nın yakalanan mensuplarının da askerlik yaptıklarını hatırlatan yetkililer, "Bunlar için uygulanan prosedür belli. Er olarak silah ve mühimmata yaklaştırılmadan, vatan hizmetini hissetmeden askerlik yaparlar. Ama asla Mehmetçik gibi değil. Geri hizmetlerde, ayrı bölümlerde, gereken muameleyi görerek, bu süreyi boş kalmaksızın tamamlarlar" dediler.

MAĞDURUN ZARARI FETÖ KASASINDAN

Son KHK ile 15 Temmuz darbe girişiminden mağdur olanların zararlarının tazmini konusunda, darbecilerin el konulan mal varlıkları ile ilgili bazı düzenlemeler yapıldı. Buna göre, KHK ile mahkeme tarafından mallarına el konulan kişiler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesinin ardından malların iade edilmesi için gereken azami süre ise bir yıldan iki yıla çıkarıldı. Ayrıca, açılan tazminat davalarında, davalıyla ilgili bir tebligat adresi bulunamazsa, davanın özetinin tirajı 50 binin üzerinde olan bir gazetede yayınlanması yeterli olacak. Bir ay içinde davalının adres bildirmemesi ve avukat görevlendirmemesi halinde, yargılamaya davalının yokluğunda devam edilecek ve başkaca bir tebligat yapılmayacak. Davanın sonucunda verilen hüküm de aynı yolla tebliğ edilecek. Kaçak durumundaki FETÖ'cüler veya adresi yurtdışında olan davalı için de gazete ilanı yeterli sayılacak ve bir daha tebligat yapılmayacak. AK Parti'nin hukukçuları, bu düzenlemenin gerekçesini, "Tazminat taleplerine ilişkin yargı sürecini hızlandırmaya yönelik bir adım atılıyor. Çünkü tebligat süreci özellikle yurtdışında olanlar için çok uzun. Bu düzenleme ile birlikte FETÖ'cülerin uzun tebligat sürecini kullanarak, davaların uzaması ve suiistimal edilmesinin önüne geçiliyor" şeklinde açıkladı.

22 Haziran 2017 Perşembe

Yine Antalya MEM, yine torpil

İL MEM'LER ARASINDA AYNI KONUDA BİLE UYGULAMA BİRLİĞİ BULUNMAMAKTADIR

 

"MEB'in ana sorunu iller arasında uygulama birliğinin olmamasıdır 2" başlıklı haberimizde özetle; "2017 Yılı öğretmenlerin il içi isteğe bağlı  yer değiştirme sonuçlarını; T.C. nolu giriş ile açıklayan 24 il, T.C. nolu giriş  ile sonuçları açıkladıktan sonra il içi yer değiştirmede Max. ve Min. puanları  açıklayan 4 il, Puanların yer aldığı toplu liste ile açıklayan 56 il, İhtiyaç  listesi açıklayan 75 il, açıklamayan 5 il, Taslak liste açıklayan 21 il, açıklamayan  59 il, Rehber öğretmenlerin il içi yer değiştirmelerinde norm kadro yönetmeliğinin  21. maddesi 4. fıkrasını uygulayan 6 il, uygulamayan 74 il, Sonuçları yer değiştirme  şeklinde açıklayan 70 il, sıra ataması şeklinde açıklayan 10 il, Tüm işlemleri  şeffaf bir şekilde usulüne uygun olarak yapan 3 il, (Aydın, Bursa ve Osmaniye)  bulunmaktadır."açıklamasında bulunmuş,

BAZI İl MEM'LER, DEMOKRATİK VE ŞEFFAF YÖNETİMİN GEREĞİ OLAN EŞİTLİK, TARAFSIZLIK VE AÇIKLIK İLKESİNE GÖRE HAREKET ETMEMEKTEDİR

"2017 yılı Öğretmenlerin İl İçi İsteğe Bağlı Yer Değiştirme Sonuçlarının internet sitesinden duyurulması gerekmektedir. Bu duyuru şekli puanların yer aldığı toplu liste ile açıklama işlemidir. Bu işlem yanlış anlaşılmaların, şaibelerin ve dedikoduların önüne geçecektir.

"Demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkesi gereği il içi yer değiştirmelerde kişilerin tercihlerine atanan diğer kişilerin kaç puanla atandıklarını bilmesi gerekmekte, bu nedenle de 2017 yılı Öğretmenlerin İl İçi İsteğe Bağlı Yer Değiştirme Sonuçlarının toplu liste şeklinde açıklanması bir zorunluluk haline gelmektedir. T.C. Nolu giriş ile yapılan açıklamalar puanların görünmemesi için yapıldığı algısını doğurmaktadır."

GÖK KUBBE ALTINDA HİÇBİR ŞEY GİZLİ KALMAZ, GİZLİ KALSA BİLE BUNA ŞAHİT OLAN YARATICI VARDIR

Dedikten sonra "Ancak, unutmayalım ki, gök kubbe altında hiçbir şey gizli kalmaz. Eğer İl Milli Eğitim Müdürlükleri öğretmenlerin hakkına girecek şekilde Yönetici adaylarının puan sıralamasında veya il içi yer değiştirmelerinde bir işlem yapmış ise bunu gören bir göz yok ise de buna şahit olan yaratıcı vardır." demiştik.

Bu açıklamalarımızdaki ihtiyaç listelerinin ve sonuçların açıklanmaması suretiyle şaibelerin ve dedikoduların ortaya çıkacağını vurgulamıştık ki;

VARAN 1- ANTALYA MEM, 3 YILINI DOLDURMAYAN REHBER  ÖĞRETMENİ BOŞ NORMU OLMAYAN OKULA ATAMIŞTIR

2017 yılı Öğretmenlerin İl İçi İsteğe Bağlı Yer Değiştirme Sonuçları açıklandıktan sonra kamuoyunda Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından; 30 Eylül tarihi itibarıyla kadrosunun bulunduğu eğitim kurumunda üç yıllık çalışma süresini tamamlamayan bir Rehber Öğretmenin tercihte bulunduğu ve tercihte bulunduğu okulda/kurumda boş norm kadro olmadığı halde bu okula atanmasının yapıldığı ve bu Rehber Öğretmenin de boşalttığı kurumada başka bir Rehber Öğretmenin yer değiştirmesinin yapıldığına dair iddialar yer almıştır.

Antalya İl MiLli Eğitim Müdürlüğü tarafından 20.06.2017 tarihinde yayımlanan "Kamuoyuna Açıklama" başlıklı yukarıdaki iddialara cevap veren duyurusunda "Habere konu edilen atama işlemi sistem kaynaklı onay hatasından meydana gelmiştir. İlgili öğretmenin ataması 19/06/2017 tarihinde iptal edilmiş, diğerlerinin de düzeltme ve iptal işlemleri onaya arz edilmiştir. Bunun dışındaki haber ve yorumlar gerçeği ifade etmemektedir." ifadelerine yer verilmiş olup bu açıklamayla Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü söz konusu öğretmenin 3 yılını doldurmadığını itiraf etmektedir.

Bu konuyu detaylı bir şekilde "Antalya MEM, sistem hatası diyerek Milli Eğitim Bakanlığını suçlamaktadır" başlıklı haberimizde belgeleriyle ortaya koymuş ve bir öğretmenin il içi yer değiştirmelere başvurabilmesi için gerekli şartları ortaya koymuştuk.

VARAN 2- BU SEFER ANTALYA MEM'İN BOŞ NORMU OLMAYAN OKULA, ATAMA LİSTESİNDE YER ALMAYAN BİR SINIF ÖĞRETMENİNİ ATADIĞI ORTAYA ÇIKTI

Kamuoyunda oluşan duyarlılık sonucu sitemize iletilen bilgi ve belgelere göre 2017 yılı Öğretmenlerin İl İçi İsteğe Bağlı Yer Değiştirme işlemlerinde bu defa Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü boş normu olmayan bir okula atama listesinde ilan edilmeyen bir Sınıf Öğretmeni atamıştır.

Öncelikle Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü, 2017 yılı Öğretmenlerin İl İçi İsteğe Bağlı Yer Değiştirmelerinde okul ve kurumların branş bazında öğretmen ihtiyaç listesini yayınlamamıştır.

2017 Yılı öğretmenlerin il içi isteğe bağlı yer değiştirme işlemlerinde branşlar bazında ihtiyaç bulunan okul/kurumların listesini yayınlayan iller bulunduğu gibi yayınlamayan iller bulunmaktadır. Yayınlamayan illerde ihtiyaç bulunan okul bilgileri dedikodu aracılığıyla yayılmakta yada hatırlı kişilere bu bilgiler verilmektedir.

Branşlar bazında ihtiyaç bulunan okul/kurumların listesi yayınlanmayınca sen iste hallederiz işi vuku buluyor. Tek kişi istiyor ve kişi atanıyor. İtiraz zeden yok, takip eden yok. Boş Normu olmayan okula atama yapılınca da o okuldaki hizmet puanı düşük gariban öğretmen norm fazlası oluyor.

Şimdi gelelim "gök kubbe altında hiçbir şey gizli kalmaz, gizli kalsa bile buna şahit olan yaratıcı vardır." ilkesinden hareketle olaya konu olan evrakları incelediğimizde;

Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından açıklanan 2017 yılı il içi isteğe bağlı atama sonuçları güncellenen taslak listesinin (rehberlik atamaları hariç) Listesin de yer almayan bir sınıf öğretmeni Antalya/Muratpaşa/Konuksever İlkokuluna atanmıştır. Öğretmenin tercihte bulunulup bulunmadığı il içi yer değiştirme şartlarına sahip olup olmadığı tarafımızca bilinmemektedir. Okulda Sınıf Öğretmenliği alanında da zaten boş norm bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu öğretmenin Sınıf Öğretmenliği alanında boş normu olmayan Antalya/Muratpaşa/Konuksever İlkokuluna atanması mümkün değildir.

28 Mart 2017 Salı

Akdağ: FETÖ, MHP'ye nüfuz etmeye çalışıyor

Kozan ilçesinde bir süre önce hizmete açılan Kozan Devlet Hastanesi'nde incelemelerde bulunan Akdağ, yetkililerden bilgi aldı, hastanenin danışma kısmına "Size hizmet için buradayız" yazılmasını istedi.

Çocuk servisine geçen Akdağ, hasta yakınlarıyla sohbet etti, kendisinin de çocuk doktoru olduğunu anlattı.

Akdağ, aynı serviste Aladağ'daki yurt yangınında vücutlarının çeşitli yerlerindeki kırıklar oluşması nedeniyle fizik tedavileri süren Seda Topbaş, Fatma Zehra Altun ve Emine Petlek'i ziyaret etti, hediye ve çiçek verdi.

Çukurova Üniversitesi Kozan Meslek Yüksekokulu Öğrenci Temsilciliği tarafından okulda düzenlenen Genç Kürsü programına da katılan Bakan Akdağ, yaptığı konuşmada, parti olarak anayasayı daha önce de değiştirme düşünceleri olduğunu ancak Meclis çoğunluğu uygun olmadığı için yapamadıklarını söyledi.

CHP'nin 1946'lı yıllardan bu yana süregelen alışkanlığı bulunduğunu belirten Akdağ, şöyle konuştu:

"Millet bir nefes aldı, rahmetli Menderes iktidara geldi. 1960'da yine CHP darbenin yanında durdu. Sıkıştıkları zaman ordu nöbete pankartları açıyorlar. Sıkıştıkları zaman vesayeti çağırıyorlar. Anayasa Mahkemesini, Yargıtay başsavcısını, orduyu, sermayeyi, TÜSİAD'ı, medyayı... Bunu kaç defa tekrarladılar. Bunların hepsi şu anda değiştirmeye çalıştığımız parlamenter sistemde oldu. Kılıçdaroğlu çıkıp diyor, 'Tek adam sistemi gelecek. Diktatörlük gelecek.' Türkiye'ye o kadar çok diktatörlük geldi ki bizim siyasi tarihimiz boyunca. Zaten 1940'lı yıllar katı bir tek adam, 'milli şef' dedikleri bir dönem. Korkunç bir dönem. Kimsenin inançlarını yaşayamadığı, insanların özgürlüklerinin yok edildiği dönem. O zaman Hitler dönemi neyse onun bir taklidi."

Akdağ, Avrupa'da çeşitli devletlerin on yıllardır PKK'yı beslediğini, bu yöndeki suçluları geri vermediğini belirterek "Şimdi de FETÖ çetesi oralarda yuvalanmaya başladı. Almanya, Hollanda, Belçika, İsviçre'de var. Ellerinde para da var. Bir diktatörlük arayacaksanız mevcut sistemde o diktatörlüğe götüren vesayete bakacaksın. O götüren şartları alkışlayan CHP'ye bakacaksın. Böyle bir sicil var." ifadesini kullandı.

- "Devletin görevi milletini dönüştürmeye çalışmak değildir"

CHP zihniyetine göre toplumun dönüştürülmesi gerektiğini aktaran Akdağ, şöyle devam etti:

"Çoğunluk 'Adana'nın yolları taştanı' çalıp onla oynamak istiyorsunuz. Onlar diyor ki 'hayır', bu yakışmaz. Biz medenileşmeliyiz. Ne yapacağız? Modernleşmek için klasik batı müziği dinlemek. Yaptılar bunları biliyor musunuz? Radyoları da yasakladılar zamanında. Başına şunu örtmek zorundasın ya da şöyle açmak zorundasın. Sana ne kardeşim başımı açarım, örterim, sakal bırakırım keserim, küpe takarım. Seni ne ilgilendiriyor? Bu benim bireysel özgürlük alanım. Buna senin devlet olarak karışmaya hakkın yok. Devletin görevi milletine hizmet etmektir. Devletin görevi milletini dönüştürmeye çalışmak değildir. Biz başından beri bunu yapmaya çalışıyoruz. Devletin görevi özgürlük alanlarını ayakta tutmaktır."

Akdağ, gençlere zulme karşı başörtülünün de mini eteklinin de yanında durmaları çağrısında bulunarak "Çünkü o insanların kendi şahsi dünyalarıdır. Onların dünyalarına karışmak bizim işimiz değil." dedi.

Avrupa standartlarında 55 bin kişiye bir milletvekili düşerken Türkiye'de 143 bin kişiye bir milletvekili düştüğünü belirten Akdağ, bunu iyileştirmek istediklerini dile getirdi.

- "Terörle amansız bir mücadele içerisindeyiz"

Akdağ, bir öğrencinin "Referandumdan sonra ne olacak da terör sorunu ortadan kalkacak. Uzun zamandır 'Referandumdan sonra terör bitecek' deniyor. Neden halihazırda bu bitirilemiyor?" sorusu üzerine şunları söyledi:

"Terör referandumdan sonra bitecek' demiyoruz biz. Biz zaten terörle amansız bir mücadele içerisindeyiz. Terör de dahil olmak üzere ekonomi, ülkenin ne kadar önemli meselesi varsa biz yeni sistemde o meselelerin daha kolay çözüleceğini biliyoruz. Çünkü daha hızlı ve istikrarlı hareket etmek mümkün. Şu anda piyasa nefesini tutmuş 16 Nisan'ı bekliyor. 16 Nisan'da hayır çıksa da ondan sonra ülkenin bir istikrarı bozulsa hemen ekonomi bozuluyor. Parlamenter sistemin en büyük zayıflıklarından biri bu. Yeni sistemde istikrar güçleneceğinden tabii ki terör mücadelesi de çok daha güçlenecek. Ama Allah'a şükürler olsun zaten terörün kafasını öyle bir ezmişiz ki aslında teröre ne olacağını Kandil söyledi. Cemil Bayık çıktı konuştu, sonra Karayılan konuştu. Hepsi videolarda var. 'Eğer bu referandumdan evet çıkarsa biz biteriz, PKK biter' diyorlar. Allah'ın izniyle bu PKK'yı, bu referandumda 'evet' diyeceğiz ve bitireceğiz."

"Yeni anayasada kadınlara ne haklar tanınacak? Sonu gelmeyen kadın cinayetleri, küçük çocukların tecavüze uğraması ne zaman son bulacak" sorusu yöneltilen Bakan Akdağ, Anayasa'yı bütünüyle değiştirmediklerini, hükümet etme sistemini değiştirdiklerini, önceki iki değişiklikte birçok ülkede olmayan "kanunlarla kadınlar lehine pozitifi ayrımcılık yapılabilir" maddesi koyduklarını anlattı.

Kadınlar lehine birçok kanun yapıp uygulamaya koyduklarını dile getiren Akdağ, şunları söyledi:

"Kadın cinayetleri ya da çocuk istismar, tecavüzler konusunda da çok acımasız kanunlarımız var. Bu hususta Avrupa'daki en şiddetli kanunlara biz sahibiz. Bunlar yalnızca hükümetlerin kanunu yapması, polis, savcının müdahalesiyle sonu getirilemeyen işler. Bu mücadeleyi amansız biçimde sürdüreceğiz. Bir taraftan da toplum olarak dönüşeceğiz. Şiddet uygulayan bir kişinin maalesef birçok alanda da uyguladığını görmekteyiz. Sağlıkta şiddet var mesela. Biz şunu tespit etmiş durumdayız. Sağlıkta şiddete başvuran bir kişi evinde de trafikte de genellikle şiddete başvuran biri. Bununla mücadeleyi topyekun yapmaya devam etmemiz lazım. Sonlanmaktan sıfıra inmeyi kastediyorsanız bu ancak bir ideal olabilir. Olabildiğince azaltmamız lazım."

- "FETÖ, MHP'ye nüfuz etmeye çalışıyor"

Akdağ, "Evet diyenlere kimse karşı çıkmıyor, çok güzel karşılanıyor, hayır denildiğinde neden FETÖ'cü veya vatan haini olarak ilan ediliyor" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"Aslında 'hayır' diyen hiç kimseye FETÖ'cü ve vatan haini demedik. Bireysel olarak AK Parti'ye oy verebilir, 'hayır' da diyebilir. MHP'ye oy vermiş olabilir 'hayır' da diyebilir. Nitekim anketlere baktığımız zaman AK Parti'nin içinde yani 'AK Parti'ye oy verdim ya da veririm' diyenler içinde yüzde 5 kararsız var şu anda. MHP'de biraz daha fazla sayıda kararsız var. Hatta 'Hayır oyu vereceğim' diyenler var. Bu normal. Sayın Kılıçdaroğlu 'hayır' diyor. HDP 'hayır' diyor, arkasından PKK, PYD... FETÖ, yalnızca kendisi 'Hayır diyeceğim' demiyor, tüm finans gücünü her şeyi kullanarak MHP içinde oraya nüfuz etmeye çalışıyor. Oradaki bazı kişiler 'hayır dedirtsin' diye. Onların arkasına bir saf daha dizildi. Almanya, Hollanda, İsviçre'nin ne işi vardı? Biz Adana'da miting yaptırsak, orada pankart astırsak, devlet başkanının fotoğrafının yanı başında kafasına silah dayasak. Ne derler bize? Şimdi bunların hepsi aynı yerde 'hayır' diyorlar. Bu tarafta da Recep Tayyip Erdoğan, Binali Yıldırım, Devlet Bahçeli, rahmetli Yazıcıoğlu'nun peşinden giden Destici 'evet' diyor. Biz bunu söylüyoruz. Buna göre siz ya da arkadaşlarınız, oy verdikleri zaman 'Kimlerle beraber oy verdiklerine dikkat etsinler' diyoruz. Yoksa farklı bir sebeple de 'hayır' diyebilirsiniz. Ama 'hayır' diyenlerin bu kadar bir yerde birikmesi de insanın, benim dikkatimi çekiyor. Nasıl oluyor da böyle bir koro koalisyon oluşuyor burada. Ne haddineymiş Almanya, Hollanda, İsviçre'nin Türkiye'nin aleyhine burada davranmak, hayır propagandası yapmaları. İstemiyorlar çünkü Türkiye'nin güçlenmesini. Böyle bir referandumla Türkiye'nin güçleneceğini biliyorlar. Yoksa fert fert hayır oyu veren herkes PKK'lıdır, ya da şudur, haşa bunu diyemeyiz demedik de."

Bekir Ömer Fansa

26 Mart 2017 Pazar

ÖĞRENCİLER, ÖĞRETMENE NOT VERECEKMİŞ!

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın ‘öğretmenlere performans kriteri getirmek istiyoruz’ açıklamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Genel Başkan, “Eğitimin en önemli enstrümanı olan öğretmeni, bu kadar zelil ve puana muhtaç duruma düşürerek hedefiniz nedir, beyler? Aklınızı başınıza alın.” dedi. Koncuk, açıklamasında şunlara yer verdi:

“Sayın Yılmaz" Öğretmene, veliler, öğrenciler not verecek." demiş. Bir sendika da Sayın Bakan’a hediye takdim etmiş. Öğretmenler artık bol not versin.

Öğretmen, öğrenciye bol not vermezse ne olur? Vallahi, veli ve öğrencinin vereceği not ile, haliniz nice olur bilinmez. Notlar artık bol kepçe.

Öğrencilik yıllarımda, emeği geçen öğretmenlerimi saygıyla anıyorum. Doğrusu, öğrenci olsaydım, öğretmenime not vermeyi saygısızlık sayardım

Artık, devir ve roller değişiyor. Ayağınızı denk alın!"Bana bir harf öğretenin kölesi olurum." Yerine ne kadar not, o kadar puan devri başlıyor.

Sayın Bakanın açıklamasına daha ciddi eleştiriler yapmak isterdim, ancak bu kadar anlamsız ve faydasız bir projeye ne denilebilir ki? Yazık!

Eğitimin en önemli enstrümanı olan öğretmeni, bu kadar zelil ve puana muhtaç duruma düşürerek hedefiniz nedir, beyler? Aklınızı başınıza alın.”

22 Mart 2017 Çarşamba

Süleyman Soylu, 'Katılım parmakla sayılacak kadar azaldı'

çişleri Bakanı Süleyman Soylu, terörle mücadeleye ilişkin "Artık bu işi bitirmek, Doğu ve Güneydoğu illerimizi terörle anılır halden kurtarmak zorundayız. İnanın Türkiye, terörle mücadelesinde bugüne kadar hiç olmadığı kadar güçlüdür ve bilmenizi istiyorum ki, sona yaklaşmıştır." dedi.

Bakan Soylu, çeşitli temaslarda bulunmak üzere geldiği Siirt'in Eruh ilçesinde İlçe Jandarma Komutanlığında, yeni göreve başlayan 110 güvenlik korucusu için düzenlenen yemin törenine katıldı.

Nevruzların daha güzel baharları müjdelediğini, buna inandıklarını belirten Soylu, terör meselesinde devlet, milletle birlikteliğinin sağlandığını ifade etti.

"ÖRGÜTE KATILIM, PARMAKLA SAYILIR HALE GELMİŞTİR"

Bakan Soylu, korucuların yükünün çok ve ağır olan görevlerine başlayacaklarını belirterek, onlardan beklentilerinin yüksek olduğunu ifade etti.

"Ne yaparsanız yapın, hukuk içerisinde kalın. Asla başka yollara gitmeyin. Aldığınız emanet büyük bir emanettir. Milletin namusu, canı ve malı size emanet. Bu emanetin hesabı bilirsiniz bu dünyada ve mahşerde de ağırdır. Türkiye'yi bölmek ve parçalamak isteyen bir örgütle daima mücadele içinde olacaksınız." diyen Soylu, Allah'ın ve milletin korucularla beraber olduğunu kaydetti.

TAMAMEN ÇÖKERTİLDİ

Korucuların polis, jandarma ve askerle omuz omuza çok önemli hizmetlere imza atacağına inandıklarını bildiren Bakan Soylu, şöyle konuştu:

"Sizler, bizler bu vatanın evlatlarıyız. Bu vatanı nasıl savunmak gerekiyorsa inşallah o şekilde savunacağız. Sizlerde o gücü, o inancı görüyorum. Artık bu işi bitirmek, Doğu ve Güneydoğu illerimizi terörle anılır halden kurtarmak zorundayız. İnanın Türkiye terörle mücadelesinde bugüne kadar hiç olmadığı kadar güçlüdür ve bilmenizi istiyorum ki, sona yaklaşmıştır. Evlatlarımız adım adım bu hainleri takip etmektedir. Bütün inlerine girilmiştir, örgütün şehir yapılanması tamamen çökertilmiştir. Dağ yapılanmasında da girilmez denilen bütün operasyon merkezlerine girilmektedir. Maddi kaynakları neredeyse kurutulmuştur. Örgüte katılım, parmakla sayılır hale gelmiştir. Artık bu yoldan dönüş yoktur."

13 Şubat 2017 Pazartesi

Psikologlar sağlık bilimi lisansiyeri sayılacak

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonuna (KESK) bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) tarafından psikologların lisansiyerlik durumuyla ilgili bir açıklama yaptı. SES tarafından yayınlanan açıklamaya göre psikoloji bölümlerinden mezun olan psikologlar artık sağlık bilimi lisansiyeri sayılacak. Açılan iptal davası sonucu yürütme durduruldu.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı tarafından 24 Şubat 2016 tarihli toplantıda konuyla ilgili bir karar alınmıştı. Bu kararda, fen ve edebiyat fakültelerinin psikoloji bölümlerinden mezun olan psikologların sağlık bilimi lisansiyeri sayılamayacağı hükmü getirilmişti. Sağlık Emekçileri Sendikası tarafından konu idari yargıya taşınmıştı. Dava Danıştay tarafından görüldü.

Danıştay 8. Dairesi tarafından görülen iptal davası 16 Ocak 2017 tarihinde karara bağlandı. Danıştay 8. Dairesinin gördüğü davada SES'in yürütmeyi durdurma talebi yerinde bulundu. Bu şekilde YÖK tarafından alınan kararın yürütmesi durduruldu. Alınan karara göre psikologlar yine sağlık bilimi lisansiyeri sayılacak. Ayrıca ek göstergelerini de lisansiyer grubu üzerinden alacaklar. SES bu haberi üyelerine müjde olarak duyurdu.

mymemur

9 Şubat 2017 Perşembe

MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü 12 nci maddesinde değişiklik

687 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) Resmi Gazete'de yayımlandı. Yeni KHK ile 25/8/2011 tarihli ve 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi yürürlükten kaldırıldı. Peki  Madde 12'de ne bulunuyor? MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü Madde 12, d bendine haberimizden ulaşabilirsiniz.

Yeni Yayımlanan KHK ile birlikte  Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün, "Yaygın özel öğretim kurumlarıyla ilgili hizmetleri yürütmek." görevi kaldırıldı.

Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü 

Madde 12 –(1) Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:

a) Zorunlu eğitim dışında, eğitim ve öğretimi hayat boyu devam edecek şekilde yaygınlaştırmak amacıyla politikalar oluşturmak, bunları uygulamak, izlemek ve değerlendirmek.

b) Yaygın eğitim ve öğretim ile açık öğretim hizmetlerini yürütmek.

c) Örgün eğitim sistemine girmemiş, herhangi bir eğitim kademesinden ayrılmış veya bitirmiş vatandaşlara yaygın eğitim yoluyla genel veya meslekî ve teknik öğretim alanlarında eğitim ve öğretim vermek.

ç) Yaygın eğitim ve öğretim okul ve kurumlarının eğitim ve öğretim programlarını, ders kitaplarını, eğitim araç-gereçlerini hazırlamak veya hazırlatmak ve Talim ve Terbiye Kuruluna sunmak.

d) Yaygın özel öğretim kurumlarıyla ilgili hizmetleri yürütmek.

e) 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununa göre aday çırak, çırak, kalfa ve ustaların genel ve meslekî eğitimlerini sağlamak.

f) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak.

 

1 Şubat 2017 Çarşamba

Dengeler değişiyor! Trump'a karşı birleştiler

AB Komisyonundan yapılan açıklamaya göre, AB ve Meksika, iki taraf arasında 2000 yılında yapılan Serbest Ticaret Anlaşmasının (FTA) güncelleştirilmesi için yapılan müzakerelerin hızlandırılmasını kararlaştırdı. Bu çerçevede, ​​3-7 Nisan ve 26-29 Haziran'da iki ayrı müzakere turu yapılacak.

Müzakereleri hızlandırma kararı, AB Komisyonunun Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström ile Meksika Ekonomi Bakanı Ildefonso Guajardo arasındaki telefon görüşmesinde alındı.

Konuya ilişkin Malmström ve Guajardo ortak yazılı bir açıklama da yayımladı. İki taraf arasındaki ticaret ilişkilerin 21. yüzyıla taşınacağı kaydedilen açıklamada, güncellemeyle, istidam yaratılacağı, büyümenin güçlendirileceği, firmaların daha rekabetçi hale getirileceği ve tüketicilere artan seçenekler sunulacağı ifade edildi.

"KÜRESEL VE AÇIK İŞ BİRLİĞİ FİKRİNİ SAVUNMAK ZORUNDAYIZ"

ABD Başkanı Trump'ın ABD ekonomisini korumak adına serbest ticaret anlaşmalarına karşı olan tavrına atıf yapılan açıklamada, "Dünyada korumacılığın endişe verici bir şekilde yükseldiğine şahit oluyoruz. Şimdi fikirdaş ortaklar olarak, küresel ve açık iş birliği fikrini beraber savunmak zorundayız." denildi.

Geçen yıl AB ve Meksika, 2000 yılında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmasını güncellemek için müzakerelere başlamıştı. 2005'te 26 milyar avro olan iti taraf arasındaki ticaret hacmi, 2015 senesinde ikiye katlanarak 53 milyar avroya çıkmıştı.

TRUMP'IN AB VE MEKSİKA KARŞITI İCRAAT VE AÇIKLAMALARI

20 Ocak'ta göreve başlayan ABD Başkanı Trump'ın ilk icraatlerinden biri, Trans-Pasifik Ortaklığından çıkılmasını onaylayan bir kararnameyi imzalamak olmuştu.

Trump, Beyaz Saray'daki ilk haftasında Meksika sınırına duvar örülmesini öngören kararnameyi de imzalamıştı. Beyaz Saray Basın Sözcüsü Sean Spicer, duvarın bedelinin Meksika ürünlerine getirecek ek vergi ile karşılanacağını söylemişti.

AB ile yapılmak istenen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) Anlaşmasına da karşı olan Trump, AB kurumları liderlerinin müzakerelere yeniden başlanması yönündeki çağrılarına cevap vermemişti.

Buna karşın, AB'den ayrılma kararı alan İngiltere ile serbest ticaret anlaşması yapmak istediğinin sinyalini veren Trump, İngiltere'nin birlikten ayrılma kararıyla son derece zekice davrandığını, ülkenin çıkış yolunda mükemmel şekilde ilerlediğini savunmuştu. Trump, AB'yi ise "Almanya'nın bir aracı" olarak nitelemişti.

AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ise Birlikten çıkma kararı alan İngiltere hariç, AB ülkelerinin liderlerine dün gönderdiği mektupta, Trump'ı AB'nin karşı karşıya olduğu "dış tehditler" arasında saymıştı.

AA

Haberdata.com Güncel Son Dakika Haberleri