reklamlar

haberler

manşet haberler

Personel Gazete Sağlık Personeli PersonelSaglik.NET

12 Mayıs 2016 Perşembe

Memur Sen, YÖK Raporunu Açıkladı!!

Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen'in hazırladığı "Yükseköğretim Kanunu'na İlişkin

Öneriler" raporunu açıkladı.

Genel Merkez'de düzenlenen basın toplantısında konuşan Yalçın, darbe ürünü

olan 2547 sayılı Kanun'la oluşturulan yükseköğretim sisteminin ciddi sorunlarla

karşı karşıya olduğu; üniversitelerin kendilerinden beklenen toplumsal faydayı

sağlayamadıkları; toplumun ve ekonominin ihtiyaçlarına yeterince cevap veremedikleri

üzerinde mutabık kalınan bir gerçek olmasına rağmen, şimdiye kadar herhangi

bir adım atılmadığını belirterek, "Yakın tarihe kadar ülkemizde insanı merkeze

alan bir politik yapı veya toplumsal düzen kurulamadı ne yazık ki. Tanzimat

döneminden Kurtuluş Savaşı'na kadar uzanan dönemdeki emperyalist çevrelere karşı

var olma kaygısı, jakoben anlayış elinde, Cumhuriyet döneminde devleti yücelten,

halkı devletin amaçlarına amade kılan, devlet fetişizmi nedeniyle vatandaşını

ezen ve görmezden gelen bir siyasal ve sosyal yapıya evrildi. Vatandaşın haklarını

koruması gereken kurumlar ve toplumsal yapılar, ya özgürlüklerine ve özlük haklarına

müdahale ederek ya da haklarını kısıtlayarak vatandaşı ezmeye çalıştı. Üniversitelere,

özellikle de YÖK'e gelince, 2000'li yıllara kadar genel olarak bakıldığında,

YÖK, merkez ve çevre ayrımında ideolojinin ve devletçiliğin yanında yer aldı.

Araştırmalara ve araştırmacıların görüşlerine değil, darbecilerin yönlendirme

ve sözlerine kulak verdi. Uluslararası başarıya sahip üniversiteleri değil,

askeri okulları örnek aldı. Pedagojiyi değil, toplum mühendisliğini esas aldı.

Maalesef, 2008 yılına kadar üniversiteler kışla gibi görüldü; rektörler, dekanlar

ve öğretim elemanları da emir subayı. Öğrenciler, toplum mühendisliğinin laboratuvar

araçları gibi, sağ ve sol ideolojinin nesneleri haline getirildi. Bu nedenle,

YÖK; çevreyi, toplumu ve bireyleri temsil ve onlara hizmet etmekten çok, merkezin

katı uygulamalarının beyni ve aracı haline gelerek toplumla, kültürüyle arasına

ciddi mesafeler koydu. Toplumun değerlerine, kültürüne yasaklarla meydan okudu

ve bu durum maalesef üniversitelerin yabancılaşmasını beraberinde getirdi" ifadelerini

kullandı.

Ali Yalçın'ın açıkladığı raporda yer alan önerilerden bazıları şöyle:

-Yükseköğretim yönetimi anayasal bir konumdan çıkartılmalı, yasal düzenlemelere

bırakılmalıdır.

-Yeni anayasada yükseköğrenimin temel bir vatandaşlık hakkı olduğuna dair temel

hak ve özgürlükler kapsamında bir düzenlemeyle yetinilmelidir.

-Yeni anayasa sürecinin yapımı ve kabulünün uzun bir zaman dilimine yayılma

ihtimalinin belirdiği mevcut durumda ivedilikle 1982 Anayasası'nın yükseköğretim

kurumları ile yükseköğretim üst kuruluşlarını düzenleyen 130 ve 131. maddeleri

yürürlükten kaldırılmalıdır.

-Yeni anayasa ya da anayasa değişikliği sonrası, yükseköğretimin amacını, niteliklerini,

temel kurumlarını, kurumların kuruluş ve işleyişlerini, mali yapılarını, yükseköğretime

girişleri, akademik, idari özerkliği, denetimi, kalite ve akreditasyon işlemlerini

düzenleyen temel kanun niteliğinde bir Yükseköğretim Kanunu çıkarılmalıdır.

-Bu kanunun temel unsurları, yasaklayıcı olmayan ama şeffaf ve hesap verilebilir

yapılar oluşturmak; yükseköğretimin girdileri kadar çıktılarına da odaklanmak;

yükseköğretim kurumları arasında tek tip bir yapı yerine çeşitliliği sağlayan;

akademik, bilimsel ve idari özerkliği evrensel standartlar ekseninde tanımlayan,

rekabetin yanında iş birliğini, katılımcılığın yanında müşterek karar mekanizmalarını

öngören bir sistem tasarlamak olmalıdır.

-YÖK kaldırılmalı; ancak yükseköğretimde stratejik planlamadan, kalite

güvencesi mekanizmaları oluşturulmasından ve üniversiteler arası eşgüdümden

sorumlu bir koordinasyon kurulu/kurumu bulunmalıdır.

-Üniversiteler, üç temel vizyon üzerinden kurgulanmalıdır:

Yükseköğretim Vizyonu: Sürdürülebilir kalkınma için gerekli bilgi, beceri

ve yetkinlikle donanmış, hayat boyu öğrenme becerilerine sahip, girişimci ve

yenilikçi, kendini sürekli yenileyebilen ve geliştiren, kültürel ve manevi değerlere

duyarlı, demokratik toplumun aktif yurttaşları olan bireyler yetiştirmek,

Araştırma-Geliştirme Vizyonu: Yerel, ulusal ve küresel düzeylerde, entelektüel

merak ve sorunlar ile ekonomik, teknolojik ve sosyolojik sorunlara yönelik bilgi

ve teknolojiler üretmek,

Kamu Hizmeti Vizyonu: Kamunun ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda,

kamu hizmetinin yürütülmesi için gerekli araştırma ve eğitim-öğretim taleplerine,

toplumun değer yargılarını göz ardı etmeksizin cevap vermek.

-Araştırma özgürlüğünü ve bu çerçevede temel bilgi yöntemlerini serbestçe kullanma

hürriyetini, araştırma için gerekli araçlara ve şartlara sahip olma hakkını

ve bilimsel üretme, bilgilendirme, öğrenme ve yayma hakkını içerecek şekilde

akademik özgürlüğün hem anayasal hem de yükseköğretim kanunu ekseninde güvence

altına alınması gereklidir.

-Akademik ve idari konularda farklı karar alma mercilerinin bulunması yerinde

bir yaklaşımdır. Bu doğrultuda icra makamı olan rektörün yanında Akademik

konularda karar organı olarak Senato, idari konularda karar organı olarak

Yönetim Kurulu şeklindeki yapılanma yerindedir.

-Senato üyeleri, yardımcı doçent, doçent ve profesör unvanına sahip kişiler

arasından üniversitedeki akademik personel tarafından seçimle belirlenmelidir.

Ancak temsilde adaleti sağlamak için fakülte, enstitü, yüksekokul gibi birimler

bazında aday kotası konulmalıdır.

-Dekan, bölüm başkanı, enstitü ve yüksekokul müdürü gibi idari üst yönetim

görevi yürütenler senatoda oy hakkına sahip olmaksızın yer almalı; eğitim, öğretim

ve bilim hizmet kolunda üniversitede yetkili sendikanın temsilcisine yer verilmelidir.

-Üniversite yönetim kurulu ise rektör, dekan, enstitü ve yüksekokul müdürleri

ile akademik personel ve idari personelin kendi aralarından seçecekleri eşit

sayıda üyeden oluşmalı; akademik unvana sahip olmak kaydıyla eğitim, öğretim

ve bilim hizmet kolunda üniversitede yetkili sendikanın temsilcisine yer verilmelidir.

Seçimle gelecek üyeler açısından temsilde adaleti sağlamak için fakülte, enstitü,

yüksekokul gibi birimler bazında aday kotası konulmalıdır.

-Üniversitelerin kamu kaynağı kullanıyor olmasından hareketle yönetim, denetim

ve hesap verilebilirlik süreçlerine halk iradesinin yansıtılacağı; diğer taraftan

üniversite yönetim kurulunun ağırlıklı olarak üniversitenin akademik ve idari

personeli tarafından kendi aralarından seçimle belirledikleri kişilerden oluştuğu

tasarım dikkate alınarak üniversitede görev yapanların seçimlerinin ve tercihlerinin

yansıtılmasına imkan sağlanan bir atama süreci tasarlanmalıdır. Bu kapsamda

üniversite yönetim kurulu tarafından en az 3 yıl süreyle o üniversitede fiilen

görev yapan ve profesör unvanına sahip kişiler arasından aday göstereceği 5

kişi arasından Cumhurbaşkanınca atama yapılmalı; Cumhurbaşkanınca bu adayların

uygun görülmemesi durumunda herhangi bir üniversitede görev yapan profesör unvanına

sahip ve en az 3 yıldır bu unvanda çalışan kişiler arasından doğrudan Cumhurbaşkanınca

atama yapılmalıdır.

-Alternatif olarak, herhangi bir üniversitede görev yapan profesör unvanına

sahip ve en az 3 yıldır bu unvanda çalışan kişiler arasından doğrudan Cumhurbaşkanınca

atama yapılması ya da üniversite yönetim kurulu tarafından en az 3 yıl süreyle

o üniversitede fiilen görev yapan ve profesör unvanına sahip kişiler arasından

aday göstereceği 5 kişi arasından Cumhurbaşkanınca atama yapılması şeklinde

tekil bir model de değerlendirilmelidir.

-İdari personeli atama yetkisi üniversite yönetim kurullarına verilmeli, ancak

idari personel kadrolarının gereği olan görevlerin haricinde görevlendirilmeleri,

üniversite yönetim kurulunun kararıyla mümkün olabilmeli; görevlendirme gerekçesi

açık, somut ve net olarak ortaya konulmalı ve haklı bir gerekçeye dayandırılmalıdır.

Kötüye kullanımı önlemek adına görevlendirmelere karşı itiraz yolu açılmalıdır.

-Yükseköğretime girişte merkezi sınavın yanı sıra ölçülebilirliği, denetlenebilirliği

ve hesap verilebilirliği sağlanmak kaydıyla, lise çağındaki akredite edilmiş

kurumlar nezdindeki bilimsel, sanatsal, kültürel ve sportif faaliyetlerin; lise

öğrenimi boyunca elde ettiği notların ortalamasının, ulusal veya uluslararası

projelere katılımın, lise öğrenim alanına ilişkin katıldığı stajların, lise

öğrenimi sırasında aldığı ödül ve cezaların, öğretmen değerlendirme puanlarının

da değerlendirmeye esas alınabildiği bir sistem yerinde olacaktır.

-Yükseköğretimin kalitesini etkileyen mevcut sorunların tespit edilip, bu sorunların

çözüme kavuşturulması için çaba sarf etmek, bağımsız bir akreditasyon kurumu

kurmaya göre, yükseköğretimin kalite sorunlarını çözmek adına daha anlamlı olacaktır.

-Yükseköğretim kurumlarının mali ve idari işlemlerinin denetimi, iç denetim

ve dış denetim olmak üzere iki farklı şekilde gerçekleştirilmeli; iç denetim

doğrudan yükseköğretim üst kuruluşuna bağlı iç denetim birimince sürekli ve

düzenli olarak yerine getirilirken, dış denetim Sayıştay ve bağımsız denetim

kuruluşlarınca gerçekleştirilmelidir.

-Yükseköğretim programları ile onun temeli olan ortaöğretim programlarının

öğrenme kazanımlarının birbirini tamamlar nitelikte olması, öğretmen istihdam

stratejilerine uygun öğretmen yetiştirme politikaları geliştirilmesi gibi yükseköğretim

politikaları ile Milli Eğitim Bakanlığı politikalarının tamamlayıcı ve uyumlu

bir şekilde geliştirilmesine imkan sağlayacak, ortak karar alma sürecini temin

edecek mekanizmalar yasal statüye kavuşturulmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Haberdata.com Güncel Son Dakika Haberleri